Hakkımda

Fotoğrafım
gelip geçerken kancasız oltama takılanlar;

18 Nisan 2012 Çarşamba

öteden ...1978'

Ilığa çalan  soğucak bir ayın ilk on gününe denk gelir ilk nefesim,  ilk göz temasım dünya ile, ilk açlığım. İlk tokalaşmamızı hatırlamıyorum. İlk kanayan yaramı da ya da aşka açan ilk gamzeyi! Babacım, otuza kadar sayabilyorum diye 83'te dirseklerimi sıraya dayatmış. O zamndır okur, yazarım.
ÖTE'denBERİ dolanır, bazı an'lar,  ı' yı takmış peşine anı olmuş....


*Yerli malı haftasında Anacığımın Kıbrıs'tan gelme yemek takımının parçalarından birini kırdığıma hüngür hüngür ağlarken ben, çok sevgili Gülnuş öğretmen'in "cana gelen mala gelsin" diyen tesellisi..tam da sol yandaki gibi  bir şeydi...


*Okul yolunda, dere kenarına düşen yandayım. Yer Zonguldak Asma. Asma deresinden Dilaver'e çıkan seyirde, kocaman mavi Ekaye otobüsünün rüzgarına kapılıyorum, yaprak gibiyim o an, dere kenarındaki kar yığınının üstüne seiyorum ben de. Mavi parkam üstümde, ben kar üstünde...Karalar içinde, Karaelmasın sürmeli amcalarından biri el veriyor...Yıllar sonra buradan, - teşekkürler ! Sol yan ora..

*Müzik dersindeyiz; "büyüleyen gözlerinle yeşil yeşil bakıyorsun" 'u söylüyorum Nalan Altınörs tadında. Ve öğretmenim "tekrar söyler misin?" diyerek şenlendiyor beni, sesimi açıyorum; bü yü leyen gözlerinle ye şil......

*Kayıt olmaktayım ortaokul kısmına. İki elim belimde, efeleniyorum. Büyüdüğümü mü mühürlüyordum nedir ? Üzerimde çok sevdiğim maviler;  kısa kollu, beyaz manşetli, tek cepli, bebe yaka gömlek, kısa mı kısa pantolanumla; beni kaydedin de ne halt yerseniz yiyin edasındayım. Ve çok sevgili Yahya Hocam, "indir kollarını" diyor, yarı tebessüm eden, yalancı sert, pek yakışıklı haliyle...(Kayserili eşi, Gülseren teyze fırında mantıyı gerçek eylerdi o zamanlar)....

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder